Homo sapiens'in kökeni. Kim onlar, insanların ataları? İnsan evriminin ana aşamaları

Homo sapiens'in filogenetik ağacı sadece genel anlamda inşa edilmiştir. İnsan evriminin ana aşamaları tabloda açıklanmıştır:

Modern paleontolojik verilere göre, insanın ataları, parapithecus'a yol açan eski ilkel böcekçil memelilerdir.

parapithecus yaklaşık 35 milyon yıl önce ortaya çıktı. Bunlar, modern şebeklerin, orangutanların ve dryopithecus'un türediği arboreal maymunlardı.

Driopithecus yaklaşık 18 milyon yıl önce ortaya çıktı. Bunlar, modern goriller, şempanzeler ve australopithecinelere yol açan yarı ağaç, yarı karasal maymunlardı.

Australopithecus Yaklaşık 5 milyon yıl önce Afrika'nın ağaçsız bozkırlarında ortaya çıktı. Bunlar, yarı dik bir pozisyonda iki arka uzuv üzerinde hareket eden oldukça gelişmiş maymunlardı. Boyları 120-150 cm, vücut ağırlığı - 20-50 kg, beyin hacmi - yaklaşık 600 cm3 idi. Serbest kalan ön uzuvları ile sopa, taş ve diğer nesneleri alabilir ve onları avlanmak ve düşmanlardan korunmak için kullanabilirler. Australopithecus tarafından alet üretimi kurulmamıştır. Gruplar halinde yaşadılar, hem bitki hem de hayvan yemi yediler. Australopithecines, Homo sapiens'e yol açmış olabilir. Bu konu tartışmalı olmaya devam ediyor.

usta adam 2-3 milyon yıl önce oluştu. Morfolojik olarak Australopithecus'tan pek farklı değildi, ancak bu aşamada, Maymun'un bir erkeğe dönüşmesi gerçekleşti, çünkü Becerikli Adam ilk ilkel emek araçlarını yaptı. O andan itibaren, insan atalarının varoluş koşulları değişti, bunun sonucunda dik yürümeye katkıda bulunan belirtileri olan bireyler, çalışma yeteneği, üst uzuvları iyileştirme ve beynin bilişsel aktivitesi hayatta kalma konusunda avantajlar elde etti. Yetenekli bir adam, arkantropyalıların atası olarak kabul edilir.

En eski insanlar (arhanthropus)

Bunlar, özellikle aynı türe ait olan Pithecanthropus ve Sinanthropus'u içerir - homo erectus... Kalıntılar pithekantropus 1891'de Java adasında keşfedildi; kalıntılar sinantropus- 1927'de Pekin yakınlarındaki bir mağarada. Pithecanthropus ve Sinanthropus, modern insanlardan çok Australopithecines'e benziyordu. 160 cm yüksekliğe, 700-1200 cm3 beyin hacmine sahiptiler. 2 milyon - 200 bin yıl önce, çoğunlukla mağaralarda yaşadılar ve sürü halinde bir yaşam tarzına öncülük ettiler. Yaptıkları aletler bir Homo sapiens'inkilerden daha çeşitli ve daha mükemmeldi. Konuşma ilkelerine sahip olduklarına inanılıyor. Yiyecekleri sindirmeyi kolaylaştıran, yırtıcılardan ve soğuktan koruyan ve menzilin genişlemesine katkıda bulunan ateşi kullandılar.

Eski insanlar (paleoantroplar)

Bunlar şunları içerir: neandertaller... İlk kez kalıntıları nehir vadisinde bulundu. 1856'da Almanya'da Neandertal Neandertaller 250-35 bin yıl önce Buz Devri'nde Avrupa, Afrika ve Asya'da yaygın olarak yerleşmişlerdi. Beyin hacimleri 1400 cm3'e ulaştı. Hala kaş çıkıntıları, nispeten düşük bir alınları ve çene çıkıntısının bir çıkıntısı olan büyük bir alt çeneleri var. 50-100 kişilik gruplar halinde mağaralarda yaşıyorlardı, ateş yakmayı ve korumayı biliyorlardı, bitki ve hayvan yemi yiyorlardı, çeşitli taş, kemik ve tahta aletler (bıçak, kazıyıcı, doğrayıcı, sopa vb.) yapıyorlardı. Bir işbölümü vardı: erkekler avlanır, alet yapar, kadınlar hayvan leşlerini işler ve yenilebilir bitkiler toplardı.

Modern insanlar (neoantroplar)

Neandertallerin yerini modern fiziksel tipteki insanlar aldı - Cro-Magnonlar- Homo sapiens türünün ilk temsilcileri. Yaklaşık 50-40 bin yıl önce ortaya çıktılar. Bir süre paleoantroplar ve neoantroplar bir arada yaşadılar, ancak daha sonra Neandertallerin yerini Cro-Magnonlar aldı. Cro-Magnons, yaşayan insanların tüm fiziksel özelliklerine sahipti: yüksek büyüme (180 cm'ye kadar), büyük bir beyin hacmi (yaklaşık 1400 cm3), yüksek bir alın, düzleştirilmiş kaş sırtları, gelişmiş bir çene çıkıntısı. İkincisi, gelişmiş bir açık sözlü konuşmayı gösterir. Cro-Magnonlar konutlar inşa ettiler, kemik iğneleriyle dikilmiş derilerden giysiler yaptılar, boynuz, kemik, çakmaktaşından ürünler yaptılar ve onları oymalarla süslediler. Cro-Magnons öğütmeyi, delmeyi, çömlek yapmayı öğrendi. Kabile topluluklarında yaşadılar, hayvanları evcilleştirdiler ve tarımla uğraştılar. Dinin ve kültürün başlangıcına sahiptirler.

A. Kondrashov'un “Yaşamın Evrimi” ders kitabı (bölüm 1.4). Tercüme. "İnsanın kökeni ve evrimi" raporundan eklemelerle (http: // www. / Markov_anthropogenes. Htm).

Primatlar

Primatların en yakın akrabaları yünlü kanatlardır (bu güne kadar iki tür hayatta kalmıştır) ve tupai (20 tür). Primatların evrimsel çizgisi Kretase döneminde (90-65 milyon yıl önce) ortaya çıktı. Primatların göreceli antikliği, geniş coğrafi dağılımlarını açıklar. Yaklaşık 20 primat türü yok olma tehdidi altındadır.

En eski primat grubu - lemurlar ve akrabaları - Madagaskar, Güneydoğu Asya ve Güney Afrika'da yaşayan yaklaşık 140 tür içerir. Yeni Dünyanın Maymunları - yaklaşık 130 tür - Orta ve Kuzey Amerika'da yaşıyor. Eski Dünyanın Maymunları (türlerin sayısı yaklaşık olarak aynıdır) güney Afrika ve güneydoğu Asya'da yaşar. 20 modern maymun türünün (gibbon ve hominid familyaları) hepsinin kuyruğu yoktur. Gibbons (gibbons ve bir siamang türü) Güneydoğu Asya'nın yağmur ormanlarında yaşar.

Primatların fosil kalıntılarının tarihi, 65 milyon yıl önce Avrupa, Asya, Kuzey Amerika ve Afrika'da bulunan ataların primat grubu - yarı maymunlar (Plesiadapiformes) ile başlar. Yarı maymunlar, diş yapısının bazı detaylarının yanı sıra pençelerin değil tırnakların varlığında mevcut primatlara benzer.

Eski Dünya maymunlarının atalarına ait bir türe ait fosil kalıntıları ( Aegyptopithecus zeuxis) 30-29 milyon yıllık Mısır'da bulundu. Dişinin iyi korunmuş kafatası, gelişmiş cinsel dimorfizme tanıklık ediyor.

Büyük maymunların oldukça muhtemel atası - 23 milyon yıl önce ortaya çıkan Proconsul cinsinin temsilcileri. Bunlar Afrika yağmur ormanlarının ağaçlık sakinleriydi. Prokonsüller dört kol üzerinde hareket ediyorlardı; kuyrukları yoktu. Beyin kütlesinin vücut kütlesine oranı, Eski Dünya'nın modern maymunlarından biraz daha yüksekti (eğer antropoid maymunları hesaba katmazsak). Prokonsüller uzun süredir var olmuştur (en az 9,5 milyon yıl öncesine kadar). 17-14 milyon yıl öncesinden beri birçok büyük maymun türü bilinmektedir. Örneğin, fosil cinsi Giganthopithecus(modern gorillere yakın) sadece 300.000 yıl önce soyu tükendi. Bu cinsin türlerinden biri ( G. siyahi) - bilinen en büyük maymunlar (3 m yüksekliğe ve 540 kg ağırlığa kadar).

büyük maymunlar

Orangutan ve goril türlerinin sayısı konusunda bir fikir birliği olmamasına rağmen, günümüz büyük maymunları 7 tür ile 4 cinsi temsil etmektedir. En yakın akrabalarımızı kısaca tanımlayalım.

orangutanlar (pongo) Asya'da (yağmur ormanlarında) yaşayan tek modern antropoid türdür. Her iki tip ( P. pigmaeus Borneo ile ve P. abelii Sumatra'dan) yok olma eşiğinde. 1,2-1,5 m boy ve 32-82 kg ağırlık ile günümüzde yaşayan en büyük ağaç hayvanlarıdır. Erkekler dişilerden çok daha büyüktür. Dişiler 12 yaşında cinsel olgunluğa erişirler. Orangutanlar doğal koşullarda 50 yıla kadar yaşayabilir. Elleri insan ellerine benzer: dört uzun parmak ve karşıt bir başparmak ile (ayaklar aynı şekilde düzenlenmiştir). Kendi bölgelerini koruyan yalnız hayvanlardır. Meyveler toplam diyetin %65-90'ını oluşturur ve 300'e kadar başka türde gıda maddesini de (genç yapraklar, sürgünler, ağaç kabuğu, böcekler, bal, kuş yumurtaları) içerebilir. Orangutanlar ilkel araçları kullanma yeteneğine sahiptir. Yavrular 8-9 yaşına gelene kadar annelerinin yanında kalırlar.

Goriller (Goril) Yaşayan en büyük primatlardır. Her iki tip ( G. goril ve G. beringei) esas olarak kaçak avlanma nedeniyle tehlike altındadır. Orta Afrika ormanlarında yaşarlar, karada yaşarlar, dört uzuv üzerinde hareket ederler, sıkılmış yumrukların eklemlerine güvenirler. Yetişkin erkekler 1,75 m boyunda ve 200 kg ağırlığındadır, yetişkin dişiler sırasıyla yaklaşık 1,4 m ve 100 kg'dır. Goriller sadece bitki besinlerini yerler ve günün çoğunu yemek yiyerek geçirirler. İlkel araçları kullanabilirler. Dişiler 10-12 yaşında (esaretin erken döneminde), erkekler 11-13 yaşında olgunluğa ulaşır. Yavrular 3-4 yaşına kadar anneleriyle birlikte kalırlar. Doğal koşullarda yaşam beklentisi 30-50 yıldır. Goriller genellikle baskın bir erkek tarafından yönetilen 5-30 kişilik gruplar halinde yaşar.

Şempanze (Tava) batı ve orta Afrika'nın tropikal ormanlarında ve nemli savanlarında yaşar. Her iki tür de (ortak şempanze P. ilkel insanlar ve bonobolar P. panisküs) tehlike altındadır. Erkek şempanze 1,7 m boyunda ve 70 kg ağırlığındadır (dişiler biraz daha küçüktür). Şempanzeler uzun, güçlü kollarıyla ağaçlara tırmanır. Şempanzeler genellikle parmak eklemlerinden destek alarak yerde yürürler, ancak yalnızca elleri bir şeyle meşgul olduğunda ayakları üzerinde yürüyebilirler. Şempanzeler 8-10 yaşlarında cinsel olgunluğa erişirler ve vahşi doğada nadiren 40 yıldan fazla yaşarlar. Ortak şempanzeler omnivordur ve çok karmaşık bir sosyal yapıya sahiptir. Baskın bir erkek tarafından yönetilen 2. kademe erkek sürüleri halinde avlanırlar. Bonobolar çoğunlukla meyve temellidir ve gruplarının sosyal yapısı eşitlik ve anaerkillik ile karakterize edilir. Şempanzelerin "maneviyatları", üzüntü duyguları, "romantik aşk", yağmurda dans etme, doğanın güzelliğini (örneğin, bir göl üzerinde gün batımı), diğer hayvanlara karşı merak (örneğin, şempanzeler için ne av ne de kurban olan, diğer hayvanlara bakan (örneğin, kaplumbağaları besleyen) ve oyunlarda canlı cansız nesneler (sallanan ve tımar eden sopalar ve taşlar) bağışlayan bir piton.

İnsan ve şempanzenin evrimsel çizgilerinin farklılığı

İnsanların ve şempanzelerin evrimsel hatlarının farklılığının kesin zamanı bilinmemektedir. Bu muhtemelen 6-8 milyon yıl önce oldu. İnsan ve şempanze genomları arasındaki nispi farklılıklar çok küçük olmasına rağmen (%1.2), yine de yaklaşık 30 milyon nükleotid tutarındadır. Bunlar esas olarak tek nükleotid ikameleridir, ancak dizilerin oldukça uzun bölümlerinin ekleme-silmeleri de vardır. Bu farklılıkların birçoğunun fenotip üzerinde fark edilebilir bir etkisi olmayabilir, ancak hala herhangi bir tür insan yapmak için şempanze genomunda kaç mutasyonun meydana gelmesi gerektiğini bilmiyoruz. Dolayısıyla, insanın morfolojik evrimi konusundaki anlayışımız esas olarak fosil kalıntılarına dayanmaktadır. Neyse ki, insanların evrimsel soyuna ait (şempanzelerin evrimsel soyu hakkında söylenemez) oldukça fazla sayıda fosil bulgusuna sahibiz.

İnsanların ve diğer primatların (şempanzeler, al yanaklı maymunlar) genomunun karşılaştırmalı bir analizi, protein kodlayan genlerin antropojenez sırasında oldukça az değiştiğini gösterdi.

Hominidlerin evrimi sırasında belirgin bir şekilde değişen protein kodlayan genlerin birkaç örneğinden biri olarak, konuşma ile ilişkili gen özellikle ilgi çekicidir. Bu gen tarafından kodlanan insan proteini, şempanzedekinden iki amino asitle (ki bu oldukça fazladır) farklıdır ve bu gendeki mutasyonların ciddi konuşma bozukluklarına yol açabileceği bilinmektedir. Bu, iki amino asidin değiştirilmesinin, bir şekilde, artikülasyon seslerini telaffuz etme yeteneğinin gelişimi ile ilgili olduğunu öne sürdü.

Bununla birlikte, antropojenez sırasında, birçok genin, özellikle de diğer genlerin aktivitesini düzenleyen özel proteinlerin (transkripsiyon faktörleri) sentezinden sorumlu olanların aktivite düzeyinde gözle görülür değişiklikler oldu.

Görünüşe göre, düzenleyici genlerin aktivitesindeki bir artış, insan evriminde kilit bir rol oynadı. Bu gerçek, genel bir modeli göstermektedir - ilerleyici evrimsel dönüşümlerde, değişiklikler genellikle genlerin kendisinde değil, etkinliklerinde çok önemlidir. Herhangi bir organizmanın genleri, karmaşık etkileşimler ağıyla birbirine bağlıdır. Bir düzenleyici genin nükleotid dizisindeki küçük bir değişiklik bile, diğer birçok genin aktivitesinde gözle görülür değişikliklere yol açabilir ve bu da vücudun yapısında radikal değişikliklere neden olabilir.

Son 7 milyon yılda insanın evrimsel çizgisi

Darwin zamanında paleoantropolojik veriler pratikte yoktu. O zamanlar Neandertal kemikleri zaten bulunmuştu, ancak bağlam dışında, başka güvenilir buluntular olmadan onları doğru bir şekilde yorumlamak çok zordu. 20. yüzyılda durum kökten değişti. İlk başta insanın doğrusal evriminin oldukça uyumlu bir resmini oluşturan birçok muhteşem buluntu yapıldı. Ancak, son 15 yılda paleoantropolojide gerçek bir "atılım" olmuştur. İnsan evrim ağacının bir dizi yeni dalı keşfedildi ve bunların daha önce düşünülenden çok daha fazla dallara ayrıldığı ortaya çıktı. Tanımlanan türlerin sayısı iki katına çıktı. Birçok durumda yeni veriler önceki görüşlerden vazgeçmeye zorlandı. İnsan evriminin hiç de lineer olmadığı, oldukça gür olduğu ortaya çıktı. Çoğu durumda, aynı anda üç, dört tür ve hatta aynı bölge dahil olmak üzere daha fazla tür vardı. Sadece bir türün olduğu mevcut durum homo sapiens tipik değildir.

İnsan evrim çizgisinin zaman aralıklarına bölünmesi ve bunlara farklı türsel ve özel sıfatların atanması büyük ölçüde keyfidir. İnsanın evrimsel çizgisi için tarif edilen çok sayıda cins ve tür, biyolojik bir bakış açısıyla doğrulanmaz, sadece bilinen her birine kendi adını verme arzusunu yansıtır. Tüm insan evrimsel çizgisini üç zaman dilimine (cins) bölen "birleştirici" yaklaşıma bağlı kalacağız: adipithecus - Ardipithecus(itibaren ardi, Afrika lehçelerinden birinde yer veya zemin: 7 - 4,3 milyon yıl önce), Australopithecus - Australopithecus("Güney maymunları", 4,3 - 2,4 milyon yıl önce) ve insan - Homo(2,4 milyon yıl öncesinden günümüze kadar). Bu cinsler içinde, çeşitli önemli buluntuları belirtmek için genel kabul görmüş tür adlarına bağlı kalacağız. En eski hominid buluntularının tümü, Afrika kıtasında, özellikle doğu kesiminde yapılmıştır.

Bu evrimsel çizgideki kafatasının ilk hacmi yaklaşık 350 cm3 idi (modern şempanzelerinkinden biraz daha az). Evrimin ilk aşamalarında, hacim yavaşça arttı ve sadece 2,5 milyon yıl önce yaklaşık 450 cm3'e ulaştı. Bundan sonra beynin hacmi hızla büyümeye başladı ve sonunda bugünkü değeri olan 1400 cm3'e ulaştı. Aksine, iki ayaklılık oldukça hızlı ortaya çıktı (5 milyon yıldan daha önce), 4 milyon yıl önce atalarımızın ayakları nesneleri kavrama yeteneğini kaybetti. Dişler ve çeneler başta büyük değildi, ancak daha sonra tekrar küçülmek için 4,4 - 2,5 milyon yıl önceki dönemde boyutları arttı. Muhtemelen bu azalma, ilkel taş aletlerin (2,5 milyon yıl önce) ortaya çıkmasıyla ilişkilendirilmiştir. 1,5 milyon yıl öncesinden beri, araçlar daha sofistike hale geldi. 300 bin yaşından küçük fosiller güvenle Homo sapiens'e atfedilebilir.

Ardipithecus

Fosil kalıntılarının erken tarihi (4,4 milyon yıl öncesine kadar), birkaç kötü korunmuş buluntu içerir. Bunlardan ilki, neredeyse tamamen korunmuş bir kafatası ve birkaç kişinin çene parçaları ile temsil edilen Chadian Ardipithecus'tur (başlangıçta Sahelanthropus adı altında tanımlanmıştır). Yaklaşık 7 milyon yıllık bu buluntular, 2001 yılında Çad Cumhuriyeti'nde (dolayısıyla özel adı) yapılmıştır. Beynin hacmi ve güçlü süperkiliyer kemerlerin varlığı, onu yapı olarak şempanzelere benzer kılar, ancak aynı zamanda bir takım önemli farklılıklar da vardır. Bu yaratığın zaten dik olduğu varsayılır (büyük oksipital foramen maymunlara göre öne kaydırılır, yani omurga kafatasına arkadan değil alttan tutturulmuştur), ancak kafatası tek başına bunu test etmek için yeterli değildir. Varsayım. Chadian Ardipithecus'un açık savanada değil, açık alanların ormanlık alanlarla değiştiği karışık bir manzarada yaşaması ilginçtir.

Bir sonraki "en eski" buluntu (yaklaşık 6 milyon yaşında) 2000 yılında Kenya'da yapıldı - bu ardipithecus tugenen (aka orrorin): uzuvların dişleri ve kemikleri korunmuştur. Zaten iki ayağı üzerinde yürüyordu ve ayrıca ağaçlık bir alanda yaşıyordu. Genel olarak, bugün, iki ayaklılığın, insanın evrimsel çizgisinin temsilcilerinin orijinal özelliği olduğu açıkça ortaya çıktı. Bu, iki ayak üzerinde yürümeye geçişin açık alanlardaki yaşama uyumla ilişkili olduğu şeklindeki eski düşünceyle kısmen çelişiyor.

4.4 milyon yıl öncesine ait daha eksiksiz buluntular şu şekilde tanımlanmıştır: Ardipithecus ramidus (yoğun- yerel lehçede "kök"). Bu yaratığın kafatası yapı olarak Chadian Ardipithecus'un kafatasına benziyordu, beyin hacmi küçüktü (300-500 cm3), çeneler artık öne çıkmıyordu. Dişlerin yapısına bakılırsa, Ar. ramidus omnivorlardı. Ellerinde destek olmadan yerde iki ayak üzerinde yürüyebiliyorlardı ve ağaçlara tırmanabiliyorlardı (ayakları dalları tutabiliyordu), görünüşe göre bir ormanlık alanda yaşıyorlardı.

Australopithecus

Australopithecus'un en eski türlerinin buluntuları ( Au. anamensis, anam- yerel lehçede göl) çoktur ve yaşı 4,2 - 3,9 milyon yıldır. Bu Australopithecus'un çiğneme aparatı, onunkinden çok daha güçlüydü. A. ramidus... Bu en eski Australopithecuslar, görünüşe göre savanlarda yaşadılar ve Afar Australopithecus'un atalarıydı.

Australopithecus'un uzaklardaki fosil kalıntıları 3,8 - 3,0 milyon yaşındadır ve Lucy adlı bir kadının ünlü iskeletini içermektedir (3.2 milyon yaşında, 1974'te bulunmuştur). Lucy'nin boyu 1.3 m idi, erkekler biraz daha uzundu. Bu türün beyin hacmi nispeten küçüktü (400-450 cm3), çiğneme aparatı güçlüydü, kaba yiyecekleri ezmeye uyarlandı. Australopithecuslar omnivorlardı, ancak diyetleri bitkisel gıdalara dayanıyordu. Hyoid kemiğin yapısı insanlara değil şempanzelere ve gorillere özgüdür. Bu nedenle, australopithecus'un uzaktan, neredeyse kesinlikle net bir konuşması yoktu. Bu nedenle, bu türün vücudunun üst kısmı büyük maymunların tipik özelliğiydi, ancak alt kısmı zaten insanlara ait. Özellikle ayak, nesneleri kavrama yeteneğini kaybetti, böylece iki ayaklı hareket ana hareket modu haline geldi. Ancak Australopithecus'un uzaktan zamanının önemli bir bölümünü ağaçlarda geçirip geçirmediği net değildir, çünkü kolların bir gorilin ön ayaklarına benzer yapısı bu olasılığı gösterir. Bu Australopithecus türü ormanlık alanlarda, çimen biyomlarında ve nehir kıyılarında bulundu.

En son Australopithecus türü (Australopithecus Africanus), Güney Afrika'da bulunan 3.0-2.5 milyon yıllık fosil kalıntıları ile temsil edilmektedir. Bu Australopithecus türü bir öncekine benziyordu, ancak ondan biraz daha büyük boyutta ve insan özelliklerine daha yakındı. Bu tür görünüşe göre açık alanlarda yaşıyordu.

Genel olarak, paleoantropoloji verileri, yaklaşık 6 ila 1 milyon yıl önceki dönemde, yani beş milyon yıl boyunca, Afrika'da oldukça büyük ve çeşitli bir iki ayaklı maymun grubunun yaşadığını ve geliştiğini göstermektedir. iki ayak üzerinde diğer tüm maymunlardan çok farklıydı. Ancak beyin büyüklüğü açısından bu iki ayaklı maymunlar modern şempanzelerden farklı değildi. Ve entelektüel yeteneklerinde şempanzelerden daha üstün olduklarına inanmak için hiçbir neden yok.

cins Homo

İnsan evriminin üçüncü ve son aşaması 2,4 milyon yıl önce başladı. İki ayaklı maymunlar grubunun satırlarından birinde, yeni bir evrimsel eğilim ortaya çıktı - yani, beyin büyümesi... Bu zamandan beri, türlere atfedilen fosil kalıntıları bilinmektedir. yetenekli adam (Homo habilis), 500-750 cm3 kafatası hacmine ve Australopithecus'unkinden daha küçük dişlere (ancak modern insanlarınkinden daha büyük) sahip. Becerikli bir kişinin yüz oranları, australopithecine'lerinkine daha çok benzer, kollar (vücuda göre) oldukça uzundur. Uzman bir kişinin boyu yaklaşık 1.3 m, ağırlık - 30-40 kg idi. Görünüşe göre, bu türün temsilcileri zaten ilkel konuşma yeteneğine sahipti (Broca bölgesine karşılık gelen bir çıkıntı, varlığı konuşmanın oluşumu için gerekli olan beynin dökümünde görülebilir). Ayrıca, yetenekli insan, karakteristik olduğu ilk türdü. taş aletler yapmak... Modern maymunlar bu tür aletler yapmaktan acizdirler; Deneyciler onlara öğretmeye çalışsa da, en yeteneklileri bile bu konuda çok mütevazı bir başarı elde etti.

Yetenekli bir adam, büyük ölü hayvanların etlerini diyetine dahil etmeye başladı. ve taş aletlerini leşleri kesmek veya kemiklerden et sıyırmak için kullanmış olabilir. Bu eski insanlar, özellikle, büyük otçulların kemiklerindeki taş alet izlerinin büyük yırtıcı hayvanların diş izlerinin üzerinden geçtiği gerçeğiyle kanıtlandığı gibi, çöpçülerdi. Yani, elbette, avcılar ava ilk ulaşanlardı ve insanlar yemeklerinin kalıntılarını kullandılar.

Olduvai aletleri (adlarını bulundukları yerden alan - Olduvai Gorge) en eski taş alet türüdür. Plakaların diğer taşların yardımıyla yontulduğu taşlarla temsil edilirler. Olduvai türünün en eski aletleri 2,6 milyon yaşındadır ve bu da bazı bilim adamlarının Australopithecuslar tarafından yapıldığını iddia etmelerine olanak tanır. Bu tür basit araçlar, çok daha gelişmiş araçlar yapma yöntemlerinin uzun süredir bilindiği 0,5 milyon yıl öncesine kadar yapılmıştır.

Beyin büyümesinin ikinci dönemi(ve vücut ölçüsü) eşleşmeleri diyette et oranını artırmak... Modern insanın karakteristik özelliklerini daha fazla taşıyan fosil kalıntıları, dik insan – Homo ereksiyon(ve bazen diğer birkaç türe). 1.8 milyon yıl önce fosil kayıtlarında ortaya çıktılar. Bir Homo erectus'un beyin hacmi cm3'tü, çeneler çıkıntılıydı, azı dişleri büyüktü, süperkiliyer kavisler iyi belirgindi ve çene çıkıntısı yoktu. Kadınlarda pelvisin yapısı zaten büyük başlı çocukları doğurmalarına izin verdi.

Homo erectus üretebildi oldukça sofistike taş aletler(sözde Acheulean tipi) ve kullanılan ateş(yemek pişirmek için dahil). Acheulean tipi aletler 1.5-0.2 milyon yaşındadır. Çok işlevli olmaları nedeniyle en karakteristik özelliği "tarih öncesi insanın İsviçre bıçağı" olarak adlandırılır. Kesebilir, doğrayabilir, kök kazabilir ve hayvanları öldürebilirlerdi.

Moleküler verilere göre Homo sapiens, yaklaşık 200 bin yıl önce Doğu Afrika'da yaşayan küçük bir Homo erectus popülasyonundan türemiştir. Anatomik olarak modern insanların en eski fosil kalıntıları bu bölgede bulundu ve yaklaşık bu yaşta (195 bin yıl). Genetik ve arkeolojik verilere dayanarak, yerleşim yollarını eski haline getirmek mümkün oldu. homo sapiens ve olayların yaklaşık bir kronolojisi. İnsanların Afrika'dan ilk çıkışı yaklaşık 135-115 bin yıl önce gerçekleşti, ancak Batı Asya'nın ötesine geçmediler; 90-85 bin yıl önce insanların Afrika'dan ikinci çıkışı gerçekleşti. Ve bu küçük göçmen grubundan Afrikalı olmayan tüm insanlık daha sonra türemiştir. İnsanlar önce Asya'nın güney kıyılarına yerleştiler. Yaklaşık bir yıl önce, Sumatra'daki Toba yanardağının görkemli bir patlaması oldu, bu da nükleer bir kışa ve birkaç yüzyıl boyunca süren keskin bir soğuk havaya yol açtı. İnsan nüfusu önemli ölçüde azaldı. Yaklaşık 60 bin yıl önce insanlar Avustralya'ya ve yaklaşık 15 bin yıl önce Kuzey ve Güney Amerika'ya girdiler. Dağılma sürecinde yeni popülasyonlara yol açan insan sayısı genellikle azdı, bu da Afrika'dan uzaklaştıkça genetik çeşitliliğin azalmasına neden oldu ("darboğaz" etkisi). Modern insan ırkları arasındaki genetik farklılıklar, aynı popülasyondan farklı şempanzeler arasındakinden daha azdır.

İnsan evrim çizgisinin çıkmaz dalları

parantrop

2.5 - 1.4 milyon yıl önceki dönemde, Afrika'da güçlü kafatasları ve büyük dişleri (özellikle azı dişleri) olan iki ayaklı insansı yaratıklar yaşıyordu. Parantroplar cinsinin çeşitli türlerine aittirler ( Paranthropus- "insan dışında"). Australopithecus afar, neredeyse kesinlikle insan ve parantropusun ortak bir atasıydı (mutlaka sonuncusu değil). İkincisinin beyin hacmi yaklaşık 550 cm3, yüzü düz, alınsız ve güçlü kaş çizgileri vardı. Parantropların büyümesi, 40-50 kg ağırlığında 1.3-1.4 m idi. Kalın kemikleri ve güçlü kasları vardı ve kaba bitki besinleri yediler.

Afrikalı olmayan Homo erectus popülasyonları

1.8 milyon yıl önce birçok Homo erectus popülasyonu, Afrika'nın dışına - güney Avrasya ve Endonezya'ya yerleşen insan evrim çizgisinin ilk temsilcileri oldu. Ancak, modern insanın genotipine katkıda bulunmadılar ve yaklaşık 12.000 yıl önce soyları tükendi.

Homo erectus'un bu evrimsel kolunun en eski buluntuları Java'da ve modern Gürcistan topraklarında yapılmıştır. Morfolojide, bu bireyler yetenekli bir adam ile bir homo erectus arasında bir ara pozisyonda yer aldılar. Örneğin beyin hacimleri 600-800 cm3'tü, ancak bacakları uzun yolculuklara iyi adapte oldu. Çin Homo erectus popülasyonunda (1.3 - 0.4 milyon yıl önce), beyin hacmi zaten 1000 - 1225 cm3 idi. Böylece, evrim sırasında beyin hacmindeki artış, modern insanın Afrikalı atalarında ve Afrikalı olmayan Homo erectus popülasyonlarında paralel olarak meydana geldi. Java adasındaki nüfusu sadece 30-50 bin yıl önce yok oldu ve büyük olasılıkla modern insanlarla bir arada yaşadı.

Endonezya'nın Flores adasında 1 m boyunda ve sadece 420 cm3 beyin hacmine sahip insansı yaratıkların soyu bundan 12 bin yıl önce yok oldu. Hiç şüphesiz Afrikalı olmayan Homo erectus popülasyonlarından türemişlerdir, ancak genellikle ayrı bir Homo sapiens türü olarak sınıflandırılırlar (kalıntılar 2004'te bulunmuştur). Bu türün küçük vücut boyutu özelliği, ada hayvan popülasyonlarının tipik özelliğidir. Küçük beyin boyutlarına rağmen, bu eski insanların davranışları görünüşte oldukça karmaşıktı. Mağaralarda yaşadılar, yemek pişirmek için ateşi kullandılar, oldukça karmaşık taş aletler yaptılar (Üst Paleolitik dönem). Bu eski insanların yerlerinde bulunan stegodon (modern fillere yakın bir cins) kemiklerinde oyulmuş semboller bulundu. Bu stegodonları avlamak, birkaç kişi arasında işbirliği gerektiriyordu.

Neandertaller

Neandertaller ( Homo neanderthalensis) Modern insanlarla ilgili olarak kardeş bir gruptur. Fosil kalıntılarına bakılırsa, Neandertaller 230 ila 28 bin yıl önce vardı. Ortalama beyin hacimleri yaklaşık 1.450 cm3 idi - modern insanlardan biraz daha fazla. Neandertallerin kafatası, Homo sapiens'in kafatasına kıyasla daha alçak ve uzundu. Alın düşük, çene kötü ifade ediliyor, yüzün orta kısmı dışarı çıkıyor (bu, düşük sıcaklıklara adaptasyon olabilir).

Genel olarak Neandertaller soğuk iklimlerde yaşama adapte olmuşlardır. Vücut oranları, modern insanın soğuğa dayanıklı ırklarınınkine benziyordu (kısa uzuvları olan tıknaz). Erkeklerin ortalama boyu 170 cm civarındaydı, kemikler kalın ve ağırdı ve onlara güçlü kaslar bağlıydı. Neandertaller, Homo erectus'tan daha karmaşık, farklı türde aletler ve silahlar yaptılar. Neandertaller mükemmel avcılardı. Bunlar ölülerini ilk gömenlerdi (bilinen en eski gömme 100 bin yaşındadır). Neandertaller, Homo sapiens'in gelişinden sonra uzun bir süre Avrupa topraklarında sığınaklarda hayatta kaldılar, ancak daha sonra öldüler, muhtemelen onunla rekabete dayanamadılar.

Bazı Neandertal kemikleri, dizilemeye uygun DNA parçaları içerir. 38 bin yıl önce ölen bir Neandertal insanının genomu çoktan deşifre edildi. Bu genomun analizi, modern insan ve Neandertallerin evrimsel yollarının yaklaşık 500 bin yıl önce ayrıldığını gösterdi. Bu, Neandertallerin Avrasya'ya Afrika dışında eski insanların yeniden yerleştirilmesinin bir sonucu olarak geldiği anlamına gelir. Bu, 1.8 milyon yıl önce (Homo erectus yerleştiğinde), ancak 80 bin yıldan daha önce (Homo sapiens'in genişleme zamanı) oldu. Neandertaller bizim doğrudan atalarımız olmasa da, Afrika dışındaki tüm insanlar Neandertallerin karakteristik genlerinden bazılarını taşırlar. Görünüşe göre, atalarımız zaman zaman bu türün temsilcileriyle iç içe geçmiştir.

Sınıflandırmadaki zorluklar

Homo sapiens sapiens (Homo sapiens) olarak bilinen hayvan türlerinin sınıflandırılmasında herhangi bir sorun olmaması gerektiği görülmektedir. Görünüşe göre, daha kolay olan nedir? Kordata (alt tip omurgalılar), memeliler sınıfına, primatların sırasına (antropoid) aittir. Daha ayrıntılı olarak, ailesi hominidlerdir. Yani türü insan, türü zekidir. Ancak şu soru ortaya çıkıyor: diğerlerinden nasıl farklı? En azından aynı Neandertallerden mi? Soyu tükenmiş insan türleri bu kadar mantıksız mıydı? Bir Neandertal, zamanımızın insanının uzak ama doğrudan atası olarak adlandırılabilir mi? Ya da belki bu iki tür paralel olarak var olmuştur? Ortak bir yavru vererek iç içe geçtiler mi? Bu gizemli Homo sapiens neanderthalensis'in genomunu incelemek için çalışma yapılıncaya kadar, bu sorunun cevabı olmayacak.

"Homo sapiens" türü nerede ortaya çıktı?

Çoğu bilim insanı, hem modern hem de soyu tükenmiş Neandertaller olmak üzere tüm insanların ortak atasının Afrika kökenli olduğuna inanıyor. Orada, Miyosen çağında (bu yaklaşık altı veya yedi milyon yıl önce), hominidlerden ayrılan ve daha sonra Homo cinsine evrilen bir grup tür. . Her şeyden önce, bu bakış açısının temeli, Australopithecus adlı bir adamın en eski kalıntılarının keşfiydi. Ancak kısa süre sonra en eski insanların diğer buluntuları keşfedildi - Sinanthropus (Çin'de) ve Homo heidelbergensis (Avrupa'da). Aynı cinsin çeşitleri miydi?

Hepsi modern insanın ataları mıydı yoksa evrimin çıkmaz dalları mı? Öyle ya da böyle ve Homo sapiens çok daha sonra ortaya çıktı - kırk ya da kırk beş bin yıl önce, Paleolitik dönemde. Ve homo sapiens ile diğer hominidler arasındaki, arka ayakları üzerinde hareket eden devrimci fark, onun alet yapmasıydı. Ancak ataları, bazı modern maymunlar gibi, yalnızca doğaçlama araçlar kullandı.

Aile ağacının sırları

50 yıl önce bile okul, Homo sapiens'in Neandertal'den geldiğini öğretti. Genellikle eğimli bir kafatası ve çıkıntılı bir çene ile kıllı, yarı hayvan şeklinde tasvir edildi. Homo Neanderthales, sırayla, Pithecanthropus'tan evrimleşti. Sovyet bilimi onu neredeyse bir maymun olarak tasvir etti: tamamen yünle kaplı bükülmüş bacaklarda. Ancak bu eski ata ile ilgili her şey az çok açıksa, o zaman Homo sapiens sapiens ve Neandertal arasındaki ilişki çok daha karmaşıktır. Bu türlerin her ikisinin de bir süredir aynı anda ve hatta aynı bölgelerde var olduğu ortaya çıktı. Bu nedenle, Homo sapiens'in Neandertallerden geldiği hipotezi ek kanıt gerektirir.

Homo neanderthalensis bir Homo sapiens miydi?

Bu türün gömmelerine ilişkin daha kapsamlı bir çalışma, Neandertal'in tamamen dik olduğunu gösterdi. Ayrıca, bu insanlar açık sözlü konuşma, aletler (taş keski), dini kültler (cenaze törenleri dahil), ilkel sanatlara (dekorasyon) sahipti. Bununla birlikte, modern insandan bir takım özelliklerle ayırt edildi. Örneğin, bu tür insanların konuşmasının yeterince gelişmediğine karar vermeyi mümkün kılan bir çene çıkıntısının olmaması. Buluntular aşağıdaki gerçekleri doğrulamaktadır: Neandertal yüz elli bin yıl önce ortaya çıktı ve MÖ 35-30 bin yıllara kadar gelişti. Yani, "Homo sapiens sapiens" türünün zaten ortaya çıktığı ve açıkça şekillendiği bir zamanda oldu. "Neandertal", yalnızca son buzul çağında (Vurmsky) tamamen ortadan kayboldu. Ölümüne neyin sebep olduğunu söylemek zor (sonuçta iklim koşullarındaki değişiklik sadece Avrupa'yı etkiledi). Belki de Cain ve Abel efsanesinin daha derin kökleri vardır?

Bilim adamları, modern insanın, dar bir uzmanlık (tropik ormanlarda kesin olarak tanımlanmış bir yaşam tarzına adaptasyon) ile karakterize edilen modern maymunlardan değil, birkaç milyon yıl önce soyu tükenmiş olan çok organize hayvanlardan - dryopithecus'tan geldiğini iddia ediyor. İnsanın evrim süreci çok uzundur, ana aşamaları şemada sunulmuştur.

Antropojenezin ana aşamaları (insan atalarının evrimi)

Paleontolojik bulgulara (fosil kalıntıları) göre, yaklaşık 30 milyon yıl önce, parapithecus'un antik primatları, açık alanlarda ve ağaçlarda yaşayan Dünya'da ortaya çıktı. Çeneleri ve dişleri büyük maymunlarınkine benziyordu. Parapithecus, soyu tükenmiş driopithecus dalının yanı sıra modern gibonları ve orangutanları doğurdu. İkincisi, gelişimlerinde üç satıra ayrıldı: bunlardan biri modern gorile, diğeri şempanzelere, üçüncüsü Australopithecus'a ve ondan insana yol açtı. Dryopithecus'un insanlarla olan ilişkisi, 1856'da Fransa'da keşfedilen çene ve diş yapısının incelenmesi temelinde kurulmuştur.

Maymun benzeri hayvanların en eski insanlara dönüşmesindeki en önemli aşama, iki ayaklı hareketin ortaya çıkmasıydı. İklim değişikliği ve ormansızlaşma, arboreal yaşamdan karasal yaşama geçişi beraberinde getirdi; insan atalarının birçok düşmanının olduğu bölgeyi daha iyi araştırmak için arka ayakları üzerinde durmak zorunda kaldılar. Gelecekte, doğal seçilim, dik duruşu geliştirdi ve pekiştirdi ve bunun sonucunda eller, destek ve hareket işlevlerinden kurtuldu. Australopithecines böyle ortaya çıktı - hominidlerin ait olduğu cins (bir insan ailesi).

Australopithecus

Australopithecuslar, doğal kökenli nesneleri araç olarak kullanan oldukça gelişmiş iki ayaklı primatlardır (bu nedenle Australopithecuslar henüz insan olarak kabul edilemez). Australopithecus'un kemik kalıntıları ilk olarak 1924'te Güney Afrika'da keşfedildi. Şempanzeler kadar uzunlardı ve yaklaşık 50 kg ağırlığındaydılar, beyin hacmi 500 cm3'e ulaştı - bu özelliğe göre Australopithecus, insanlara herhangi bir fosil ve modern maymundan daha yakın duruyor.

Pelvik kemiklerin yapısı ve başın konumu, vücudun düzleştirilmiş bir pozisyonunu gösteren bir kişininkine benziyordu. Yaklaşık 9 milyon yıl önce açık bozkırlarda yaşadılar ve bitki ve hayvan yemi yediler. Emeklerinin araçları, yapay işleme izi olmayan taşlar, kemikler, çubuklar, çenelerdi.

usta adam

Genel yapının dar bir uzmanlığına sahip olmayan Australopithecuslar, Homo habilis adı verilen daha ilerici bir forma yol açtı - yetenekli bir adam. Kemik kalıntıları 1959'da Tanzanya'da keşfedildi. Yaşları yaklaşık 2 milyon yıl olarak belirlenir. Bu yaratığın büyümesi 150 cm'ye ulaştı, beynin hacmi Australopithecus'unkinden 100 cm3 daha büyüktü, insan tipinin dişleri, insanlarda olduğu gibi parmakların falanjları düzleştirildi.

Hem maymunların hem de insanların özelliklerini birleştirmesine rağmen, bu canlının çakıl aletlerinin (iyi yapılmış taş olanlar) imalatına geçişi, emek faaliyetinin görünümünü gösterir. Hayvanları yakalayabilir, taş atabilir ve başka şeyler yapabilirler. Homo sapiens'in fosil kalıntılarıyla birlikte bulunan kemik yığınları, etin diyetlerinin kalıcı bir parçası haline geldiğine tanıklık ediyor. Bu hominidler kaba taş aletler kullandılar.

homo erectus

Homo erectus - Homo erectus. modern insanın soyundan geldiğine inanılan tür. Yaşı 1.5 milyon yıldır. Çeneleri, dişleri ve kaş çıkıntıları hâlâ büyüktü, ancak bazı kişilerde beynin hacmi modern insanınkiyle aynıydı.

Mağaralarda bulunan bazı Homo erectus kemikleri, kalıcı bir yuvaya işaret ediyor. Hayvan kemikleri ve oldukça iyi hazırlanmış taş aletlere ek olarak, bazı mağaralarda kömür yığınları ve kömürleşmiş kemikler bulundu, öyle ki, görünüşe göre, o sırada Australopithecuslar ateş yakmayı çoktan öğrenmişlerdi.

İnsansı evrimin bu aşaması, Afrikalı torunlar tarafından diğer daha soğuk bölgelere yerleşmesi ile örtüşmektedir. Karmaşık davranışlar veya teknik beceriler geliştirmeden soğuk kışlara dayanmak imkansız olurdu. Bilim adamları, Homo erectus'un insan öncesi beyninin, kışın soğuğunda hayatta kalma ihtiyacıyla ilgili sorunlara sosyal ve teknik çözümler (yangın, giysi, stoklama, yoksulluk ve mağaralarda birlikte yaşama) bulabildiğini varsayıyorlar.

Bu nedenle, tüm insansı fosiller, özellikle Australopithecines, insan öncüleri olarak kabul edilir.

Modern insan da dahil olmak üzere ilk insanların fiziksel özelliklerinin evrimi üç aşamayı kapsar: en eski insanlar veya arkanthropus; eski insanlar veya paleoantroplar; modern insanlar veya neoantroplar.

Archantropus

Archantropus'un ilk temsilcisi, dik bir maymun adam olan Pithecanthropus'tur (Japon adam). Kemikleri yaklaşık olarak bulundu. Java (Endonezya) 1891'de. Başlangıçta yaşı 1 milyon yıl olarak belirlendi, ancak daha doğru bir modern tahmine göre 400 bin yıldan biraz fazla. Pithecanthropus'un büyümesi yaklaşık 170 cm, kafatasının hacmi 900 cm3 idi.

Sinanthropus (Çin halkı) biraz sonra ortaya çıktı. 1927'den 1963'e kadar çok sayıda kalıntısı bulundu. Pekin yakınlarındaki bir mağarada. Bu yaratık ateşi kullandı ve taş aletler yaptı. Bu eski insan grubu, Heidelberg adamını da içerir.

paleantropus

Paleoantropus - Neandertaller, archanthropus'un yerini aldı. 250-100 bin yıl önce Avrupa'da yaygın olarak yerleşmişlerdi. Afrika. Ön ve Güney Asya. Neandertaller çeşitli taş aletler yaptılar: el baltaları, yan kazıyıcılar, keskin uçlar; kullanılmış ateş, kaba giysiler. Beyin hacimleri 1400 cm3'e ulaştı.

Alt çenenin yapısal özellikleri, ilkel konuşmaya sahip olduklarını gösterir. 50-100 kişilik gruplar halinde yaşadılar ve buzulların başlangıcında mağaraları kullandılar, vahşi hayvanları onlardan uzaklaştırdılar.

Neoantroplar ve Homo sapiens

Neandertallerin yerini modern tipteki insanlar - Cro-Magnons - veya neoantroplar aldı. Yaklaşık 50 bin yıl önce ortaya çıktılar (kemik kalıntıları 1868'de Fransa'da bulundu). Cro-Magnons, Homo Sapiens - Homo sapiens'in tek cinsini ve türünü oluşturur. Maymun özellikleri tamamen düzeltildi, alt çenede konuşmayı ifade etme yeteneklerini gösteren karakteristik bir çene çıkıntısı vardı ve taştan, kemikten ve boynuzdan çeşitli aletler yapma sanatında Cro-Magnons, diğerlerine kıyasla çok ileri gitti. Neandertaller.

Hayvanları evcilleştirdiler ve tarımda ustalaşmaya başladılar, bu da açlıktan kurtulmayı ve çeşitli yiyecekler almayı mümkün kıldı. Seleflerinden farklı olarak, Cro-Magnonların evrimi, sosyal faktörlerin (ekip oluşturma, karşılıklı destek, iş etkinliğinin iyileştirilmesi, daha yüksek bir düşünme düzeyi) büyük etkisi altında gerçekleşti.

Cro-Magnons'un ortaya çıkışı, modern bir insanın oluşumundaki son aşamadır.... İlkel insan sürüsü, insan toplumunun oluşumunu tamamlayan ilk aşiret sistemi ile değiştirildi, daha sonraki gelişimi sosyo-ekonomik yasalarla belirlenmeye başlandı.

insan ırkları

Şu anda yaşayan insanlık, ırk adı verilen bir dizi gruba düşüyor.
insan ırkları
- Bunlar, kalıtsal fiziksel özelliklerin yanı sıra köken birliği ve morfolojik özelliklerin benzerliği ile tarihsel olarak kurulmuş bölgesel topluluklardır: yüz yapısı, vücut oranları, ten rengi, şekli ve saç rengi.

Bu gerekçelerle modern insanlık üç ana ırka bölünmüştür: kafkasoid, siyah ve Moğol... Her birinin kendi morfolojik özellikleri vardır, ancak bunların hepsi dışsal, ikincil işaretlerdir.

İnsan özünü oluşturan bilinç, emek etkinliği, konuşma, doğayı tanıma ve boyun eğdirme yeteneği gibi özelliklerin tüm ırklar için aynı olması, ırkçı ideologların "yüksek" milletler ve ırklar hakkındaki iddialarını çürütmektedir.

Avrupalılarla birlikte yetişen zenci çocukları, zeka ve yetenek bakımından onlardan aşağı değildi. M.Ö. 3-2 bin yıllarındaki uygarlık merkezlerinin Asya ve Afrika'da olduğu ve o dönemde Avrupa'nın barbarlık içinde olduğu bilinmektedir. Sonuç olarak, kültür düzeyi biyolojik özelliklere değil, halkların içinde yaşadığı sosyo-ekonomik koşullara bağlıdır.

Dolayısıyla gerici bilim adamlarının bazı ırkların üstünlüğü, bazılarının ise aşağılık olduğu yönündeki iddiaları asılsız ve sözde bilimseldir. Fetih savaşlarını, sömürgelerin yağmalanmasını ve ırk ayrımcılığını haklı çıkarmak için yaratıldılar.

İnsan ırkları, biyolojik bir ilkeye göre değil, tarihsel olarak oluşan ortak konuşma, toprak, ekonomik ve kültürel yaşamın istikrarı temelinde oluşturulan milliyet ve ulus gibi sosyal derneklerle karıştırılmamalıdır.

Gelişiminin tarihinde, insan doğal seçilimin biyolojik yasalarına tabi olmaktan çıktı, farklı koşullarda yaşama adaptasyonu, aktif değişimleriyle gerçekleşir. Bununla birlikte, bu koşullar bir dereceye kadar hala insan vücudu üzerinde belirli bir etkiye sahiptir.

Bu etkinin sonuçları bir dizi örnekte görülebilir: Güneydoğu Asya'da yaşayan ve ağırlıklı olarak pirinçten oluşan bir sürü et tüketen Kuzey Kutbu'ndaki ren geyiği çobanlarının sindirim süreçlerinin özelliklerinde; ova sakinlerinin kanına kıyasla dağcıların kanındaki artan kırmızı kan hücrelerinin sayısında; tropiklerin sakinlerinin derisinin pigmentasyonunda, onları kuzeylilerin örtülerinin beyazlığından vb.

Modern insanın oluşumunun tamamlanmasından sonra, doğal seçilimin eylemi tamamen durmadı. Sonuç olarak, dünyanın bazı bölgelerinde insanlar belirli hastalıklara karşı direnç geliştirmiştir. Bu nedenle, Avrupalılar arasında kızamık, bu enfeksiyonla ancak adalarının Avrupa'dan gelen göçmenler tarafından kolonizasyonundan sonra karşılaşan Polinezya halklarından çok daha kolaydır.

Orta Asya'da insanlar nadiren 0 kan grubuna sahiptir, ancak B grubunun sıklığı daha yüksektir.Bunun geçmişte meydana gelen veba salgınından kaynaklandığı ortaya çıktı. Bütün bu gerçekler, biyolojik seçilimin insan ırklarının, milliyetlerin ve ulusların oluştuğu insan toplumunda var olduğunu kanıtlıyor. Ancak insanın çevreden artan bağımsızlığı biyolojik evrimi neredeyse durdurmuştur.

Bu makale modern insanın atalarına ve yakın akrabalarına odaklanacaktır.

Konu ilginç ve karmaşık değil.

Driopithecus

- gerçek çeviri: "ağaç maymunları"

Modern insan ve büyük maymunların ortak atası. Yaklaşık 25 milyon yıl önce Afrika ve Avrupa'da yaşadı.

Dıştan, büyük olasılıkla modern şempanzelere benziyorlardı.

Driopithecus, çoğunlukla ağaçlarda sürüler halinde yaşadı.

Dryopithecus ve onun soyundan gelenlerin "arboreal" yaşamı nedeniyle, bazı tuhaflıklar fark edilebilir:

ön ayaklar her yöne dönebilir

Bu yaşam tarzı evrimde önemli bir rol oynamıştır:

daha sonra nesneleri manipüle etme yeteneğine yol açan ön ayakların kavrama işlevi geliştirildi

• gelişmiş Koordinasyon, Gelişti dürbün renkli görme, sürüdeki yaşam, halkın ortaya çıkmasına ve bunun sonucunda ortaya çıkmasına neden oldu. konuşma;

• Öbeynin hacmi atalarınkinden açıkça daha fazla;

• NS dişler ince bir emaye tabakası, önerenDryopithecus'un bitki besinleri (meyveler, böğürtlenler) yediğini.

Australopithecus

-Maymundan insana geçiş formu (veya muhtemelen geçiş formunun akrabaları).

Yaklaşık 5.5 milyon yıl önce yaşadı.

Kelimenin tam anlamıyla çevirisi: "güney maymunları", kalıntıları Güney Afrika'da bulunduğu için bu şekilde adlandırılmıştır.

Australopithecines daha "insanlaştırılmış" maymunlardır.

Arka ayakları üzerinde hareket ettiler, biraz kamburlaştılar.

• ilkel "emek aletlerini" kullanmaya başladı: taşlar, sopalar vb.

• beyin hacmi, modern insanların beyin hacminden üç kat daha az, ancak modern büyük maymunların beyin hacminden biraz daha büyük olan yaklaşık 400-520 cm3 idi;
• uzun değildi: 110 - 150cm, ağırlık: 20 - 50kg.

• Australopithecus hem bitki hem de et yemeklerini yedi (daha az sıklıkla).

• "emek aletlerini" kullanarak avlanmayı biliyorlardı;

• yaşam beklentisi kısaydı: 18 - 20 yıl;

homo habilis

- muhtemelen Man cinsinin ilk temsilcisi

Alternatif bir görüşe göre, Homo habilis, dışarıdan onlara çok benzediği için Australopithecus'un bir temsilcisidir.

Yaklaşık 2 milyon yıl önce yaşadı.

Muhtemelen Australopithecus türlerinden birinin soyundan geliyor. yetenekli adlandırılmış çünkü yapmaya başladı ve bilinçli olarak araçları kullanın. Aletlerin üretimi için hiçbir hayvanın övünemeyeceği hammaddeler seçtim.

• Australopithecus'a kıyasla beynin hacmi yaklaşık 600 cm2'ye yükseldi, kafatasının yüzünün yüz kısmı azaldı, beyin kısmı için "yol verdi";
• dişleri Australopithecus'un dişlerinden daha küçüktür.
• yetenekli bir kişi öryfajiye (omnivorluk) geçti;
• tonozlu ayaklar, arka uzuvlar üzerinde yürümeye daha uygun hale geldi;
• el kavramaya daha çok adapte oldu, kavrama gücü arttı;
• Gırtlak henüz konuşmaya uyarlanmamıştı, ancak beynin bu işlevden sorumlu kısmı zaten geliştirildi.

homo erectus

- zaten kesinlikle bir tür insan temsilcisi.

Yaklaşık 1 milyon - 300 bin yıl önce yaşadı.

Dik duruşa "son geçiş" nedeniyle tahmin edilmesi zor olmadığı için adlandırılmıştır.

• zaten "insan" nitelikleriyle karakterize edildi: konuşma ve soyut düşünme;
• Homo erectus çok ileri adım attı: emek araçları çok daha karmaşık hale geldi, ustalaştı ateşle, bazı bilim adamları kendi başına bile alabileceğini öne sürüyorlar;
• Dıştan, Erectus biraz modern bir insan gibiydi ama yine de ondan farklıydı: kürek kalın duvarları vardı, alın düşüktü, büyük supraorbital çıkıntılar vardı, büyük, ağır alt çene, çene çıkıntısı çok az görülebilir;
• cinsel dimorfizm Australopithecus'takinden daha az belirgindi, ama yine de gerçekleşti: erkekler dişilerden biraz daha büyüktü.
• büyüme 150 - 180 idi. Beyin hacmi: yaklaşık 1100 cm3.

Homo erectus, avcı-toplayıcı bir yaşam tarzına öncülük etti. Gruplar halinde yaşadılar ve avlandılar - bu, konuşma ve sosyalliğin gelişmesine yardımcı oldu. Homo erectus'un 300 bin yıl önce Neandertal tarafından yer değiştirdiği varsayılmaktadır, ancak en son antropolojik veriler bunu reddetmektedir.

pitkantropus(bkz: maymun adam)

– bir tür Homo erectus.

500-700 bin yıl önce Güneydoğu Asya'da yaşamış, ilk olarak Java adasında keşfedilmiştir.

Pithecanthropus modern insanın atası değildir, daha çok kuzenimiz olarak adlandırılabilir.

Sinantropos

- başka bir tür Homo erectus.

600-400 bin yıl önce modern Çin topraklarında bir yerde yaşadı.

Sinanthropus, Homo erectus türünün en gelişmiş son temsilcilerinden biri oldu. Bazı bilim adamları modern insanın ataları olarak kabul edilir.

Neandertal, Neandertal adam

- daha önce Homo sapiens'in bir alt türü olarak kabul edilen insan ırkının bir türü.

100 bin yıl önce Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşadı.

Neandertaller zor zamanlar geçirdiler, Buz Devri'nde yaşadılar, bu yüzden onların konut ve giysi yapmayı öğrendim... Neandertaller çoğunlukla et yerlerdi. Neandertal Homo sapiens'in doğrudan atası değil, belki de Cro-Magnon'ların yanında yaşadı ve onlarla özgürce iç içe geçebildi, böylece "genetik izini" Halkın modern temsilcilerinde bıraktı. Ayrıca Cro-Magnons ve Neandertaller arasında bir mücadele olduğu ve bunun sonucunda muhtemelen ortadan kaybolduğu varsayılmaktadır. Muhtemelen Cro-Magnons, Neandertalleri avlayabilir ve bunun tersi de geçerlidir. Neandertaller, bir Cro-Magnon'dan daha büyük, büyük, kaslı yaratıklardı.

• Neandertallerin beyin hacmi 1200-1600 cm³.
• yükseklik: yaklaşık 1.5 metre;
• kafatası geri gerildi (büyük beyin nedeniyle), ancak alın düşüktü, elmacık kemikleri genişti, çeneler büyüktü, çene, ereksiyonunki gibi kötü ifade edildi;
• kaş sırtı belirgin şekilde çıkıntı yaptı;
• Neandertallerin bir kültürü vardı: ilk din (arkadaşlarını özel törenlere gömdüler), bir müzik aleti;
• tıp ortaya çıkmaya başladı: Neandertaller kırıkları iyileştirebilirdi.

Cro-Magnon

- Homo sapiens türünün ilk temsilcisi, yaklaşık 40 bin yıl önce yaşadı.

• Cro-Magnons kesinlikle insan görünümüne sahipti: yüksek düz bir alın, kaş sırtı kayboldu, bir çene çıkıntısı ortaya çıktı;
• Cro-Magnonlar, Neandertallerden daha uzun (yaklaşık 180 cm boyunda) ve daha az kütleliydi;
• beyin hacmi: 1400-1900 cm3
• açık sözlü konuşmaya sahip, ilk "gerçek" insan toplumunu kurdu;
• Cro-Magnonlar, ilk yerleşimleri oluşturan 100 kişilik kabile topluluklarında yaşadılar. Konutlar inşa ettiler: deriden kulübeler, sığınaklar. Giysiler, av aletleri yaptılar: mızraklar, tuzaklar, zıpkınlar, ev eşyaları: bıçaklar, iğneler, kazıyıcılar. Tarımla uğraşıyorlardı. Devrim niteliğinde bir yöntem kullanarak topluca avlandılar: güdümlü av. Hayvanları evcilleştirmeye başladı;
• kültürel olarak oldukça gelişmişlerdi: kaya resmiyle uğraşıyorlardı, kilden heykeller yapıyorlardı.

Tıpkı Neandertaller gibi, her ikisinin de öbür dünyaya inandığı sonucuna varılabilecek cenaze törenleri geliştirdiler. Resmi bilime göre,Cro-Magnon, modern insanın doğrudan atasıdır.

Maymunu modern insana - yaratılışın tacı - dönüştürmek doğanın milyonlarca yılını aldı. Bizler, kısaca gözden geçirdiğimiz uzun bir evrimsel sürecin sonucuyuz. Bu konuyla ilgili sorular GIA ve Birleşik Devlet Sınavına takılabilir. Ve bu konuyu ele aldık, umarım ilginizi çekmiştir.